Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçilerinin Örgütlü Gücü

  • Yücetepe Mh. Hedef Sk. No:5
    Anıttepe Çankaya ANKARA

  • 08:30 - 18:00

  • Pazartesi - Cuma

Yüzbinler “VERGİDE ADALET” için Tandoğan’da buluştu

Haber Eklenme Tarihi : 20.10.2024 14:55:42


Türk-İş önderliğinde yüz binlerce işçi Ankara Tandoğan Meydanı’nda “vergide adalet” talebiyle toplandı. Sabah saatlerinde Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya akın eden emekçiler ellerinde Türk bayrakları, sendika flamaları ile marşlar eşliğinde Tandoğan Meydanı’na yürüdü.
Emek Buluşması Mitingi’ne sendikamız Genel Başkanı Hakan Toy, Genel Sekreterimiz Adem Sarıçoban, yönetim kurulumuz ve yurdun her köşesindeki şubelerimizden üyelerimiz de katıldı. Uzun yürüyüşün ardından Tandoğan Meydanı’nda bir araya gelen işçiler, vergide adalet sağlanana kadar meydanlarda olacaklarına yönelik kararlılıklarını vurguladı. Mitingde ilk sözü de işçiler aldı.
 

MİTİNGTE SÖZ İŞÇİLERİN OLDU


Taşeron işçiler adına konuşan Tuncay Tümoğlu, kamuda çalıştığını ancak hâlâ kadroya alınmadığını söyledi. Tümoğlu, konuşmasında şunları belirtti: Verilen sözlere rağmen kadroya alınmadık.   Bu süreç bizim için büyük bir hayal kırıklığına dönüştü.  Devam eden taşeron uygulaması, aynı iş yerinde çalışan, aynı işi yapan işçiler arasında ciddi bir ayrıma yol açtı. Düşük ücretlerle çalışmak zorundayız. Taşeronda çalışan işçiler olarak diyoruz ki; çalışma şartlarımız çok ağır… Özlük haklarımız çok sınırlı… Bu ayrımcılık, işyerinde iş barışını bozuyor, çalışanlar arasında adalet duygusunu zedeliyor ve taşeron işçiler üzerinde ağır bir psikolojik baskı yaratıyor. Söz verildiği gibi, kamuda taşeron uygulamasının bir an önce tamamen ortadan kaldırılması bekliyoruz. Bunun için gerekli yasal düzenleme bir an önce yapılmalıdır.
 

“EMEKLİLER AY SONUNU GETİREMİYOR!


Emekliler adına konuşması ise İbrahim Karaer yaptı. Karaer, emeklilerin mahkûm olduğu düşük ücrete tepkisini şu sözlerle dile getirdi: Yıllarca çalıştım, emek verdim, ülkeme katma değer sağladım.  Bu meydanda, bu tatil günü sesimizi duyurmak, yaşadığımız sorunları duyurmak için toplandık. En tehlikeli işlerde, zorlu şartlarda çalışarak emekliliği hak ettik.   Alın teri dökerek, topluma katkı sağlayarak ömrümüzü geçirdik. Yıllar geçti. Hak ettiğimiz huzurlu emeklilik hayatını yaşamak en doğal hakkımız…   Ancak günümüzde huzur bulmak bir yana, emekliler yaşayabildiği için şükreder hale gelmiştir.  Yetersiz aylığımız nedeniyle ekonomik zorluklarla mücadele etmeye çalışıyor emekli… Emekli aylıkları enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında hızla erimiştir. Gıda fiyatları, kira, elektrik, su ve diğer temel ihtiyaçlar sürekli olarak arttı. Emekli aylıkları sadece resmi enflasyon kadar artış gösterdi. Refah payı verilmedi. Her geçen yıl emekli aylıklarının alım gücü geriye düştü.  Milyonlarca emekli aldığı aylıkla ay sonunu getiremiyor.  Bugün Türkiye'deki en düşük emekli aylığı bir insanın asgari yaşam maliyetini bile karşılamıyor. Bu kabul edilemez.  Emekli aylıklarının insanca yaşam koşullarına uygun hale getirilmesi acil bir ihtiyaçtır.


“ÇIĞLIĞIMIZI DUYUN: GEÇİNEMİYORUZ”


Asgari ücretli çalışan Durmuş Öztürk ise geçim derdini anlattı. “Artık dayanacak gücümüz kalmadı” diyerek sözlerine başlayan Öztürk, şöyle konuştu: 17 bin liraya kira mı ödeyelim, çocuk mu okutalım, karnımızı mı doyuralım? Asgari ücret artarsa enflasyon yükselir denildi. Temmuz ayında asgari ücret artırılmadı. Ama Temmuz ayından bu güne kadar tepeden tırnağa her şeye zam geldi. Elektrik ve doğalgaz yüzde 38 oranında arttı. Hepimiz evlat okutuyoruz. Çocukların okul masrafı iki katına çıktı. Kiralar aldı başını gitti. Ev sahibi ile kiracılar birbirine düştü. Asgari ücretle geçinmek mümkün mü? Ay sonunu getiremiyoruz. Borçlanarak günü kurtarmaya çalışıyoruz.  Artan enflasyonun, ekonomik problemlerin sebebi biz ücretliler değiliz. Bozulan ekonominin düzeltilmesi için bizden fedakârlık beklenmesin.  Asgari ücretliden neyin fedakarlığı bekleniyor.  Çığlığımızı artık duyun:  Geçinemiyoruz…  Geçinemiyoruz… Artık yeter diyoruz.  Ailemizle birlikte, insan onuruna yaraşır bir hayat istiyoruz.
 

“HER GEÇEN GÜN FAKİRLEŞİYORUZ!”

Türk Metal Sendikası üyelerinden Remzi İktü Eren de vergi adaletsizliğine ilişkin konuştu. Eren, şunları ifade etti: Geçinmek zaten zordu, daha da zorlaştı. Artık geçinemiyoruz. Bu geçim şartları, her geçen gün bizi daha da sıkıntıya sokuyor. Sorumlusu olmadığımız politikaların mağduru olmak istemiyoruz. Sendikalarımızın aldığı kararlara harfiyen uyacağız. Dayanışma içinde sorunlarımızı çözeceğiz. Uygulanan iktisat politikalarından memnun değiliz. Alınan kararlar işçinin, emekçilerin, dar ve sabit gelirli kesimlerin aleyhine… Oysa biz, emekçiler, bu toplumun en ağırlıklı kesimiyiz.  Çalışıyoruz, üretiyoruz, ekonomiyi büyütüyoruz: Vergi ve prim ödüyoruz. Ama her geçen gün fakirleşiyoruz. Biz fakirleşirken, zenginliğine zenginlik katanlar var. Vergi yükü biz ücretli çalışanların sırtında… Ücret daha elimize geçmeden kesintiye uğruyor. Aldığımız ücret bir sonraki ay azalıyor. Aldığımız ücret zaten yetersiz. Geçinmemize yetmiyor. Zorunlu harcamalarımızı yapamıyoruz. Ama her geçen ay artan vergi kesintisi nedeniyle elimize geçen ücret azalıyor. Uyandığımız andan yatana kadar hayatımız vergi ödemekle geçiyor.  Elektriği açtık vergi, yüzümüzü yıkadık vergi, evi ısıttık vergi, dolmuşa bindik vergi, bir sigara yaktık vergi, çocuğumuza ayakkabı aldık vergi… Vergi bize yol, su, elektrik olarak dönmüyor. Onlara da ayrıca ödeme yapıyoruz. Vergide adalet istiyoruz. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınsın.
 

“ÜLKENİN YARISI AÇLIK SINIRININ ALTINDA”


İşçiler adına son sözü Şükran Tuncay Şenol aldı. Kadın işçiler adına konuşma yapan Şenol, “Kamuda çalışan kadın işçiyim. İki çocuk annesiyim. Emeğimize dair taleplerimiz var. Vergideki adaletsizliği son bulmasını istiyoruz. Kamuda enflasyondan doğan farkların kapatılmasını istiyoruz. Asgari ücretin biraz üzerinde çalışanları da dâhil ettiğinizde ülkenin yarısı açlık sınırı altında ücret almaktadır. Mutfakta, ailemize çocuklarımıza bir sıcak yemek çıkarmak için büyük mücadele vermekteyiz. Bu ekonomik gidişatın sorumlusu biz değiliz, faturasını da biz ödemek istemiyoruz. Ülkemizde kadın cinayetleri var. Biz kadın cinayetlerinin durdurulmasını istiyoruz.
 

“ANKARA BÖYLE MİTİNG GÖRMEDİ”


İşçiden sonra kürsüye Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay çıktı. Atalay, Tandoğan Meydanı’nı dolduran yüz binlerce işçinin vergide adalet sağlanana kadar Türkiye’nin dört bir yanında alanlarda olmaya devam edeceğini söyledi. Atalay konuşmasında şu vurguları yaptı: Ankara Ankara olalı böyle bir eylem böyle bir miting, böyle kalabalık görmedi. Bugün işçiler bu alanda, asgari ücretliler bu alanda, taşeronlar bu alanda, emekliler bu alanda, işsizler bu alanda, Türk-İş’e güç veren tüm dostlar bu alanda.  Ocak ayında aldığımızı nisan ayında almıyoruz, nisan ayında aldığımızı temmuz ayında, temmuzda aldığımızı da aralık ayında almıyoruz. Bütçe görüşmeleri haftaya başlıyor. Vergi olmazsa olmazımız. Ülkeyi yönetenlere sesleniyorum, bu alana, bu işçilere kulak verin, işçilerin sıkıntısını giderin. 40 senedir asgari ücretin 14 katı idi birinci dilim, şu anda 110 bin lira. Bir an evvel yüzde 15’e sabitlesinler. Asgari ücretin 14 katına getirmek zorundalar. Bu alandaki emekçilere ses vermek zorundalar. Bu sorunu çözmek zorundasınız.
 

“SESİMİZİ DUYANA KADAR ALANLARDAYIZ”


Bugüne kadar kamu işçileri Türkiye’de ücretlerin öncüsü idi. Son 6 ayda öyle bir noktaya geldik ki asgari ücret seviyesine düştü. Bununla ilgili bir an evvel çözüm bulmak lazım. İş yerlerinde, evimizde huzurumuz yok. Bu ücretler ile geçinmek mümkün değil.  Tek talebimiz var; zordayız geçinemiyoruz. Bu alana kulak verin. Öyle bir noktaya geldik ki emeklilikte ne oluyor? Diyorlar ki Ocak’ın 14’üne kadar emekli olanlar ile 15’inde olanlar arasında yüzde 30 fark var. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Öyle işçiler var ki, öyle önemli işler yapıyorlar. Ülkeyi yönetenler bunları görmüyor. Savunma sanayide, enerjide, sağlıkta var, iletişimde, karayollarında var. Bu arkadaşları emekli ederseniz orada silah da, top da yapamazsınız. Enerji ile ilgili yatırım da yapamazsınız. TÜİK öyle kötü, öyle adaletsiz açıklama yapıyor ki, pazara markete uymuyor. Dün aldığım çay 169 lira bugün 259 lira. Bu kabul edilebilir tablo değil. Bu ülkede emekliler var, taşeronlar, staj mağdurları var, asgari ücretliler var. Bu alanların sorunu bunlar. Bunu kim çözecek bu ülkeyi yönetenler çözecek, Meclis çözecek. Bu alandan sesleniyoruz, sesimizi duyana kadar alanlarda olacağız. Bu meseleyi anlatmaya devam edeceğiz. Bu ülkede kadınlar özgürce sokakta dolaşsın, kadın cinayetlerine son verilsin. Çocuk işçiler, tarım işçileri traktör üzerinde ölmeye devam ediyor. Bu mesele de bizim meselemiz.
 

“ASGARİ ÜCRETTE İŞÇİLER OLACAK”


Taşeron alıştırmaya devam ediyorlar. Köle gibi çalışıyorlar. Bu mesele de bizim meselemiz. Hükümetten bir an evvel çözüm bekliyoruz. Yanıt beklemiyoruz haberiniz olsun.  Çatalca’da 146 kadınımızı 100 gün evvel kapının önüne koydular Suçları neydi? Örgütlendiler. Asgari ücretin altında ücret alıyorlar diye. Sonuna kadar onların yanında olmaya devam edeceğiz. Bu ülke ne çekti ise özelleştirmeden çekti. Şu anda özelleştirmeye devam ediyorlar. Çayırhan’da maden işçileri, enerji işçileri özelleştirme ile karşı karşıya. Harb-İş üyeleri olağanüstü işler yapıyor. Olağanüstü savunma sanayii de işler yapıyor. Onları görmeyenlerin gözleri kör olur.  

Önümüzdeki günlerde asgari ücret görüşmeleri başlayacak. Oraya asgari ücretli adına 4 işçi olacak. Onlar ne karar alıyorsa harfiyen uyacağız. Geçen sene 18 bin lira yılda iki kere olsun dediler. Örgütlendiğiniz zaman bizleri kapının önüne koyuyorlar. Merhametsiz işverenler merhametine bizi bırakmayın. Öyle bir kanun çıkarın ki işçinin lehine olsun. Mahkemeler yıllar sürüyor. Ülkeyi yönetenlere sesleniyoruz, bizi işverenlerin merhametine bırakmayın. Merhametli işverenler yok mu? Var ama yüz de 90’nı merhametsiz! Her gün 5 kardeşimiz iş kazasından işçi cinayetinden can vermeye devam ediyor. Bunların öncüsü de madenciler burada. Bununla ilgili yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Son günlerde ülkede olağanüstü olumsuz tablo var. Çocukları öldürenler var, at kesenler, eşek kesenler var, bize zehirli gıdalar yedirenler var. Bunlarla ilgili yasal düzenlemeye ihtiyaç var. O marketleri boykot edin gitmeyin. Bunlar bundan anlarlar.
 

“PATRONLARA DEĞİL BİZE ÇÖZÜM BULUN BİZE!”


Aylardır iş yerlerinde alanlarda bugün de buradayız. Bizi duyun, yok saymayın yarın bunun bedelini ödersiniz. İşten atılmalar devam ediyor, iş yerlerinde kadınlara mobbing devam ediyor. Sözü yok mu ülkeyi yönetenlerin? Belediye değişiyor işçi atılıyor. İşçinin günahı nedir? Talebimiz ekmek. Ekmeğimiz ile oynamayın! Biz müdür değiliz, daire başkanı değiliz. İşçiyiz, işçi.  Derdimiz ailemizi, derdimiz geçim, derdimiz vatanımız. Türk-İş, bu sloganı hiç terk etmedi. Geçinmek zorundayız. Öyle noktadayız ki, bu ücretler ile ayı tamamlamayı bırakın 15 gün geçinemiyoruz. Patronlara değil, bize bir çözüm bulun. Enflasyonu bu hale biz getirmedik.  15 gün önce vekillere emeklilik ile ilgili bir kitap yaptık, yüzde 30-35 kaybımız var. Bir grup başkanvekili “Bunların kaybı yok” diyor. Hesap kitap bilmiyor, bu nasıl bir akıl tutulması? Millete doğruyu söyleyin. Vergi ile ilgili Meclis’in tüm vekillerine 70 sayfa metin hazırladık vereceğiz. Arkasından grup başkanvekillerine gideceğiz. Hepsi anlayana kadar sokaklarda bu meseleyi haykırmaya devam edeceğiz.
 

“BİZ SİZİN OY MAKİNENİZ DEĞİLİZ, İŞLERİ DURDURURUZ”


Bu meseleleri Şimşek mi duyar fırtına mı bilemem. Şimşek’in dünyası ile bu alandaki insanların dünyası farklı. Bu alandan hükümete sesleniyoruz; bizi yok saymayın, işçi, işsiz, emekli, çiftçi biz bu ülkenin yüzde 60’yız. Biz sizin oy makineniz değiliz. Her istediğiniz zaman sandığa gidip size oy verme mecburiyetimiz yok. Biz bütün alanları Türkiye’de doldurmaya hazırız, iş yerlerinde işleri durdururuz.* Bu alana kulak verin, bizi yok saymayın. Biz bu dünyaya yorgun geldik, yorgun gideceğiz. Yorgun gitmek istemiyoruz.  Türk-İş yönetimi adına, bu alanı dolduran 150 bin işçi adına Türk-İş’e kulak verin, sesimize kulak verin. Başta Maliye Bakanı olmak üzere hükümete sesleniyorum; dikkatli olun bu alanın sesine kulak verin, sonra treni kaçırırsınız. Enflasyonu düşüreceğim diye bizi düşürmeyin.


Yorumlar




Bireysel Terapi