"Sendikamızın TÜRK-İŞ Genel Merkezi’nde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle düzenlediği “Emekçi Kadınlar Buluşması” programında kadın işçiler Ankara’da bir araya geldiler.
Programa Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Sevim Sayım Madak, TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, Genel Başkanımız Hakan Toy, Genel Sekreterimiz Adem Sarıçoban, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyelerimiz, ILO Toplumsal Cinsiyet Analisti Dr. Ayşe Emel Akalın, çok sayıda sağlık ve sosyal hizmet işçisi emekçi kadın katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Genel Başkanımız Hakan Toy, iş kolumuzda çalışanların yüzde 50’sinin kadın olduğuna dikkat çekerek başta üyelerimiz olmak üzere bütün kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutladı.
Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri, Dezavantajlı Kesimlerin Dertlerine Derman Oluyor
Kadın emeğine ve istihdamına önem verdiklerini belirten Genel Başkanımız Hakan Toy, tüm illerde kadın komisyonları kurduklarını ve sendikada çok sayıda kadın yöneticinin bulunduğunu söyledi.
Genel Başkanımız Hakan Toy, sağlık ve sosyal hizmet işçilerinin dezavantajlı kesimlerin yardımına koştuklarına dikkat çekerek sağlık ve sosyal hizmetler iş kolunun sorunlarına dair şunları söyledi:
""Özellikle ev tipi çalışma ve Borçlar Kanunu sosyal hizmet işçilerinin sorunlarının başında geliyor. Aile ve sosyal hizmetlerde 7 gün 24 saat milletimize, dezavantajlı gruba, yaşlılarımıza hizmet ediyoruz. Bundan da şeref duyuyoruz. Ama bunun karşılığını da istiyoruz. İşte engelli bir yavrumuza annelik eden, yemeğinden ilaç saatine kadar dikkat eden, çocukların derslerini yaptıran, uyurken başında duran, üstü açıldığı zaman üstünü örten ve şu an burada bulunan kardeşlerimiz; işinizin ne kadar kıymetli olduğunu biliyoruz. İşimizdeki en büyük sorunu da biliyoruz. Çalışma hayatında yeri olmaması gereken Borçlar Kanunu ile ilgili sorunların çözülmesi için hocalarımızla hazırlık yaptık. Dün Sayın Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş’a da ilettik. Genel müdürümüzle ve bakan yardımcılarımızla bu sorunlarla ilgili çalışmalara başladık. Sağlık ve sosyal hizmet işçileri, dezavantajlı kesimlerin dertlerine derman oluyor. Lütfen bu fedakarlığı göz ardı etmeyin.""
İşçilerin ev tipi çalışma dışında tayin, becayiş ve süt izni gibi konularda da sorunlar yaşadıklarını belirten Genel Başkanımız Hakan Toy, bu sorunların çözümü için de mücadelelerini sürdüreceklerini bildirdi.
Genel Başkanımız Hakan Toy konuşmasına şöyle devam etti:
“Kadının Olmadığı Yerde Başarının Olmayacağına İnanıyoruz.”
Bizim için kadın anadır. Cennet ise anaların ayağının altındadır. Bizim için kadın milli mücadelede Nene Hatun’dur, Şerife Bacı’dır. 15 Temmuz’da Şehit Özel Harekât Polisi Kübra Doğanay’dır, Zeynep Sağır’dır. Kadın bizim için depremlerde hayatını kaybeden analardır. Kadın; işgal altındaki Filistin’de evlatlarını, hayatlarını kaybeden analardır. Kadın; sağlık ve sosyal hizmetler iş kolunda milletimize hizmet eden sizlersiniz. Sendikamız kadın emekçilerimize gerçekten değer veriyor, önem veriyor. Bu dönemde 81 ilimizde kadın komisyonlarımızı kurduk. Ülkemizdeki sendikalar arasında en çok kadın yönetici bizim sendikamızda. Bununla da gurur duyuyoruz. Çünkü kadının olmadığı yerde başarının olmayacağına inanıyoruz. Evet, iş kolumuzun yaklaşık yüzde 50’si kadın emekçilerden oluşuyor. Bizler kutsal görevleri ifa ediyoruz. Bu görevlerimizi şerefle yapıyoruz, gururla yapıyoruz. Bizlerden şifa bekleyen milletimize şifa, dezavantajlı kesime umut oluyoruz. Bizler sağlıkta şifa veren elleriz. Bizler sosyal hizmetlerde dezavantajlı gruplara umut veren gönülleriz. Ne mutlu ki bu güzel ve kutsal görevi yapan siz emekçilerimize hizmet etmek de bize nasip oldu. Ekip olarak bununla da şeref duyuyoruz.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda Çoğunluğu Kazanan Bir Sendikanın Genel Başkanı Olarak Karşınızdayım
Bugün karşınızda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda çoğunluğu kazanan bir sendikanın genel başkanı olarak karşınızdayım. Temmuz ayında yetkiye müracaat edeceğiz. Temmuzdan sonra yeni dönem sözleşmemizi inşallah birlikte yapacağız. Bakanlık kurulduktan sonra biliyorsunuz ki 3-4 dönem toplu iş sözleşmesini biz yaptık. Şu an kazanılmış olan; 30 ikramiyeler, sosyal yardımlar ve hizmet zamları bizim imzamızla alınmıştı. Bir ara dönem oldu. Şimdi geri dönüyoruz. İnşallah, kaybettirilen haklarımızı da birlikte alacağız. Eksiklerimizi hep birlikte tamamlayacağız. Dün Sayın Bakanımız Mahinur Hanım’ı makamında ziyaret ettik. İş kolumuzun sıkıntılarını da kendisine ilettik. Birlikte kurumun hizmet sunum kalitesini artırmak için birlikte mücadele edeceğimizi söyledik. Burada işçilerimiz mutlu olacak. İşçilerimizin yüzü gülecek. İşçilerimiz milletimize hizmet edecek. TÜRK-İŞ’imizin önderliğinde ve katkılarıyla bu sorunlarımızı da birlikte aşacağımıza inanıyorum.
Eğitim Programlarına ve Avrupa Projelerine Önem Veriyoruz
Sendikamız olarak eğitim programları ve Avrupa projelerine de önem veriyor, bunlarla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Çalıştaylar düzenleyeceğiz. Biz her zaman işçinin bizzat içinde olmadığı hiçbir çalışmada kalıcı çözümler üretilemez diyoruz. Bir eğitim programı yapıyorsak, bir seminer yapıyorsak, bakanlıkta bir görüşme yapıyorsak o masada işçi de olacak. Biz toplu iş sözleşmelerimizi nasıl hazırlıyoruz? İşçilerimizle birlikte taslağı hazırlıyoruz. Birlikte müzakereye oturuyoruz. Birlikte sözleşmeleri imzalıyoruz. Kapalı kapılar ardında ne görüşme ne de sözleşme yapıyoruz. İnşallah, yeni dönemde biz yaşadığınız sorunları çözeceğimize, sizin bize verdiğiniz güvenle tüm zorlukları aşacağımızı düşünüyoruz.
“Özel Sektörde Örgütlenmeye Devam Ediyoruz”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda, Sağlık Bakanlığı’nda ve üniversite hastanelerimizde örgütlenme faaliyetlerimiz devam ediyor. Özel sektörde iş kolumuzda çalışanları da unutmuyoruz. Orada da örgütlenmeye devam ediyoruz. Onlarca sözleşme yapıyoruz. Pandemi döneminde özel sektörde çalışan sağlık ve sosyal hizmet işçilerinin ne kadar sahipsiz olduklarını görmedik mi? Burada özel hastanelerden gelen arkadaşlarımız da var. Bir maske işçilerimize çok görüldü. Özel sektörde çalışan işçilerimize yeni haklar kazandırmaya, onları kucaklamaya devam edeceğiz.
“İşimizle Eşimiz Arasında Kalmak İstemiyoruz.”
İşçilerin bir diğer sorunu da tayin sorunudur. Biz, işimizle eşimiz arasında kalmak istemiyoruz. Yüzlerce kardeşimiz, eşi ile farklı şehirlerde yaşıyor. Aile birliğinin bozulmasını, yuvaların dağılmasını istemiyoruz. Tayin işim olmazsa boşanacağım diyenleri duyuyoruz. Bu tabii ki genel bir sorun ve bu sorunun çözümü noktasında bakanlığımızın bize destek olmasını istiyoruz. Biz sendika olarak ev tipi çalışma, borçlar kanunu, tayin becayiş hakkı, anne-süt hakkı yani süt izniyle ilgili düzenlemeler yapılması hususunda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Aynı kurumda memur arkadaşımızın süt izin saatiyle 4-D’li işçinin süt izin saati farklı. İkisi de çocuk, ikisi de anne. O yüzden bu konuyla ilgili kanun teklifini hazırladık ve meclise sunduk. Refakat izni, doğum sonrası annelik izni yani mazeret izninin 2 yıl olmasını istiyoruz. Sosyal hizmetlerde grev hakkı var ama sağlıkta grev hakkı maalesef yok. Bu konu için de kanun teklifimizi hazırladık. Bununla ilgili de Dünya Çalışma Örgütü (ILO) ve diğer uluslararası paydaşlarımızla birlikte akademik çerçevede mücadelemizi devam ettiriyoruz.
“Biz İnsanca Yaşamak İstiyoruz.”
Her zaman söylüyorum: “Biz; doğuyoruz, çalışıyoruz ve ölüyoruz.” Ama gelişmiş ülkelere baktığımızda doğuyorlar, çalışıyorlar, yaşıyorlar ve ölüyorlar. Biz yaşayamıyoruz, çalışıyoruz ve ölüyoruz. Biz insanca yaşamak istiyoruz, fazla bir şey istemiyoruz. Evet, ülkemiz zor bir coğrafyada fakat milletimiz kutlu bir millet. Savaşların olmadığı, kadına şiddettin olmadığı ve insanların, kadınların güldüğü bir dünya temennisiyle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününüzü kutluyorum.”
Madak: “Kadınlar Olarak Gelecek Nesillere Daha Güçlü Bir Türkiye'yi Emanet Etmeye Kararlıyız”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Sevim Sayım Madak, programda yaptığı konuşmada tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü'nü kutladı.
Bakanlık olarak kadınların insan onuruna yakışır bir yaşam sürmesi, her alanda en iyi konuma ulaşması ve kadınların değerini daha görünür kılınması için birçok çalışma yürüttüklerini belirten Madak; kadınların güçlendirilmesini, kalkınmanın ayrılmaz bir parçası olarak gördüklerini bildirdi.
Madak, kadınlar olarak toplumsal hayatın her alanında daha aktif rol üstlenmeye ve gelecek nesillere daha güçlü bir Türkiye'yi emanet etmeye kararlı olduklarını dile getirerek yürüttükleri çalışmaların kadın istihdamı ve kadının iş gücüne katılımına olumlu yansıdığını söyledi.
Son yıllarda gerçekleştirilen yasal düzenlemelerle, Türkiye'de tüm mevzuatın kadın ve erkek eşitliği ilkesini gözeten ve kadına yönelik şiddete sıfır tolerans tanıyan bir yapıya kavuştuğuna işaret eden Madak; iş dünyasında, akademide, sivil toplumda ve kamusal yapılarda daha fazla kadının karar alıcı pozisyonda yer alması için tetkikler yaptıklarını kaydetti.
""696 Sayılı KHK'deki 127. Madde Ve Geçici 23. Madde Tamamen Çıkmalı""
TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar ise 2018'de taşeron işçilerin kadroya alınması sürecinde yürüttükleri mücadeleyi anımsatarak bugün salondaki işçilerin söz konusu düzenlemeyle kamu işçisi statüsüne geçtiklerini anlattı.
696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de tayin, emeklilik ve ücretler gibi konularda bazı sorunlar olduğunu, çabaları sonucu bunlardan emeklilikle ilgili sorunu çözdüklerini belirten Ağar, sözlerini şöyle sürdürdü:
""A'dan Z'ye kadar çalışma hayatında iş barışını bozan bir kanun. Çok mücadele ettim ama hiç kimseye dinletemedim. Şu anda kamuda idareciler de çalışan da sendikacılar da rahatsız. Biz sadece emekliliği çözebildik. Sayın Bakanımdan rica ediyorum, Çalışma Bakanımızla da görüşüyoruz. Bu 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'deki 127. maddenin ve geçici 23. maddenin tamamen çıkması lazım. Tamamının 4857 sayılı İş Kanunu'na tabi olması lazım.""
Bu maddelerin çıkarılmaması halinde bu huzursuzluğun sona ermeyeceğini ve sıkıntıların devam edeceğini savunan Ağar, bu sorunun bir an önce düzeltilmesi ve torba yasada bununla ilgili düzenlemenin yer alması gerektiğini kaydetti.
Ağar, 8 Mart'ın kadınların ayrımcılığa ve eşitsizliğe karşı verdiği mücadelenin adı olduğunu belirterek kadınların üretim ve istihdama yeterince katılamadıklarını söyledi.
Kız çocuklarının eğitime yeterince katılamadıklarını ifade eden Ağar, şu ifadeleri kullandı:
""Atatürk'ün kadınlara sağladığı sosyal ve siyasal haklar ile Türk kadınları, bu konuda dünyadaki hemcinslerinden çok daha önce toplumsal ve siyasal hayatın içinde yer almış ve öncü olmuş kadınlardır. Bu öncül konumun gerisinde olduğumuz bugünkü tabloyu Türk kadınları hak etmemektedir. ILO'nun iş dünyasında kadına ve erkeğe yönelik şiddet ve taciz başlıklı 190 numaralı sözleşmesinin Türkiye tarafından onaylanmasını ve hayata geçirilmesini talep ediyoruz. Bizler inanıyoruz ki kadınların emeği ve katkıları siyasi, ekonomik ve sosyal olarak eşit değere sahip olduğunda ve eşit oranda saygı gördüğünde kadına yönelik şiddet tam anlamıyla son bulacaktır.""
Ağar; kadınların emeklerine değer verildiği, haklarının korunduğu ve seslerinin daha çok duyulduğu bir dünya için mücadele etmeye devam edeceklerini belirterek tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutladı.
Dünya Çalışma Örgütü (ILO)’nden Toplumsal Cinsiyet Analisti Dr. Ayşe Emel Akalın, söz alarak ILO’nun kadın çalışmaları ile ilgili bilgi verdi. Dr. Akalın “Tabii mücadele alanı tüm dünyada kadınlar ve erkekler için insana yakışır işler. Fakat ne dünya ne de Türkiye eşit koşullarda çalışan kadınlar ve erkeklerin olduğu bir yer değil. Bu farklılıkların üzerinden gelmek için önümüzde yüzlerce yıl var gibi gözüküyor. Elbette bu farklılıkların üzerinden gelecek kişiler siz emekçi, örgütlü kadınlar ve erkekler olacaksınız.” şeklinde konuştu.
Programın sonunda Dilan Yıldırım ve Seda Parlak, “İş Gücünde Kadın Emeğinin Yeri” temalı sonum yaptılar.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Astarlı, ise hukuk konusunda bilgi vererek, kadın işçilerin iş sorularını yanıtladı."